Doping Nedir?
İnsanoğlu bazı konularda egolarını yenememektedir. Bu konulardan birisi de “kazanma arzusu”dur. İnsanoğlu kazanma uğruna tüm etik değerleri ve sağlığını bir kenara bırakarak çeşitli yollara başvurmaktadır.
Spor dünyasında da bu etik ve sağlık karşıtı olgu karşımıza doping olarak çıkmaktadır. Aşağıda doping konusunda bilinmesi gerektiğine inandığımız bazı bilgileri bulacaksınız. Çok spesifik olan bu konu, başlı başına bu konuda eğitim görmüş hekimlerin konusudur.
Bu konuda en yetkili kurum ülkemizde Türkiye Doping Kontrol Merkezi’dir. Doping konusu ile ilgili daha detaylı bilgi için 0312 310 67 76 nolu telefona veya 0312 311 47 77 nolu faksa başvurabilirsiniz. Ayrıca, bu merkeze aytekint@hacettepe.edu.tr ‘den ulaşabilirsiniz. Aşağıda göreceğiniz doping listeleri bu merkezin web sitesinden, merkez başkanı Prof. Dr. Aytekin Temizer’den izin alınarak kullanılmıştır.
1-Doping nedir?
Sporcunun performansını artırmak amacıyla ; vücuda verilmesi gereken maddelerin çeşitli yollarla vücuda verilmesine doping denir.Burada genelde sentetik malzemeler kullanılır. Bunlar doğal besin kaynaklarından alınamayan ve organizmanın üretemediği maddelerdir.Bu maddeler organizmada çeşitli uyarılara yol açmakta ve sporcunun rakiplerine karşı çeşitli avantajlar sağlamaktadır.
2-Doping sözcüğünün etimolojik tanımı nedir?
« Doping » sözcüğü ilk kez XVII.yy.’da Amerika Kolonilerinde ortaya çıkmış bir kelimedir. Kuzey Amerika kıtasında 1626’da Hollandalı göçmenlerin kurdukları « Yeni Hollanda Şirketi » ile Manhattan adasını satın alırlar ve yeni Başkentlerini kurarlar : New Amsterdam (günümüzün New York’u). Bu kentin ilk binalarının inşasında çalışan işçilere verilen günlük kumanyanın ana yiyeceğinin, yerel lehçede adına « doop » dedikleri bir çeşit çorba olduğu, dönemin kayıtlarından saptanmıştır. İçindekilerin neler oldukları tam olarak bilinmemekle beraber, çalışanlara dirilik veren ve yorgunluklarını alan etkide bulunduğu söylenir. Belki Guaranis kızılderililerinin kullandıkları « paraguay çayı denilen bitki » ana maddesinden oluşuyordu ; ancak kesin olan, içenler üzerinde uyarıcı etkide bulunduğu ve bu nedenle XVII.yy.’ın Amerika göçmeni beyazları tarafından çok kullanıldığıydı. Fakat bir süre sonra bir takım ani ölümlere neden olduğu, toksik madde içerdiği kuşkusuyla yasaklanmıştı.
Doping sözcüğüne verilen ikinci anlatım ise, 1964’de L. Prokop tarafından ortaya atılmıştır. Bu yazara göre « dope » Güney Afrika’da Bantous yerlilerinin dinsel törenlerinde kullandıkları kuvvetli bir alkollü içkinin adıydı, ve XVIII.yy. sonlarında buradaki Hollanda kökenli beyazları oluşturan Boers’lerce geliştirilen bir içkiye adını vermişti.
Öyle veya böyle, kesin olan « doping » kelimesinin anglo-sakson kökenli olduğu, mutlaka « doop » veya « dope » sözcüklerinden birinden türetilmiş olduğudur. İlk kez 1903’de kullanılmaya başlanmış ve İngiliz bilimsel yazılarında 1931’den itibaren de « uyarıcı- stimulant» sözcüğünün yerini aldığı görülmektedir. Doping’in Fransızca karşılığı 1921 yıllarında « dopage » diye türetilmiştir. Bu yıllarda sözcük artık, ansiklopedi ve sözlüklere girmeye başlamış ve karşılığında ilk anlatımları, tanımlamaları yapılmaya çalışılmıştır.
3-Doping kavramının tarihsel gelişimi nedir?
Doping hakkında araştırılma yapılması önerisi ilk kez, 1960 Roma Olimpiyatları sırasında cereyan eden Psiko-Ergo-Farmakoloji Uluslararası Kongresinde ortaya atılmış, ve 1962’de organize edilen iki yuvarlak masa toplantısı sonrasında, 26-27 Ocak 1963’de Fransa’da toplanan bir bilimsel Kongrede Doping’in ilk tanımının yapılmasına çalışılmıştır. Bu ilk tanıma göre :
“ Doping bir sporcunun fizyolojik hazırlanması değildir. Bu hazırlanma yaşamsal önemdedir ve tıbbi kontrol altında yapılmalıdır. Bir yarışma hedeflenerek veya bir yarışma sırasında, verimi arttırmaya yönelik, sport etiğine aykırı ve sporcunun beden veya ruh sağlığına zarar verebilecek, her türlü madde veya yöntem uygulamaları DOPİNG addedilir. “
Bu ilk tanım, halen geçerli olan Doping tanımının da bütün unsurlarını içermektedir. Bununla birlikte Avrupa Konseyi’nin Kasım 1963’de Starsbourg ve Madrid’de yaptığı iki toplantıda yeniden ele alınmış ve geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu toplantıda sırası ile Avusturya, Danimarka, İspanya, İtalya, Hollanda ve İngiltere kendilerine uygun gelen Doping tanımlarını tartışmaya sunmuşlardır. Bu toplantıda ülkemiz açısından bize ilginç gelen nokta, daha 1963 yılında doping hakkında organize edilen bu ilk diplomatik nitelikteki kongreye Türkiye kendi DOPİNG tanımını sunmak suretiyle aktif katılımda bulunmuş olduğudur. Avrupa Konseyi arşiv kayıtlarına göre Türkiye’nin 1963 yılında DOPİNG hakkındaki tanımı şu şekildedir :
“ DOPİNG MADDESİ, PERFORMANSI YÜKSELTEN BİR TÜR FARMAKOLOJİK UYARICIDIR. “
Uzun tartışmalardan sonra Avrupa Konseyi, devletlerin sundukları biri birlerine yakın veya uzak tanımları değerlendirerek doping hakkında şu tanımı karara bağlamıştır :
“ Doping, bireyin bir yarışmaya katılımı nedeniyle ve yapay ve haksız şekilde performansını arttırmak amacıyla, organizmaya yabancı fizyolojik maddelerin, herhangi bir yöntemle yüksek dozda ve anormal yollardan, sağlıklı bir kişiye uygulanması veya kendisi tarafından kullanılmasıdır. “
1964’de Tokyo Olimpiyatları münasibetiyle toplanan bilimsel kongre yukarıdaki tanıma şu paragrafı ilave etmek gereğine karar vermiştir :
“ Bir yarışmaya katılım sırasında, niteliği, dosajı veya uygulama şekliyle, bir sporcunun yapay ve haksız şekilde performansını arttıracak bir tıbbi müdahele zorunluluğu doğarsa, bu dahi doping addedilmelidir. “
Sonrasında, 1965 yılından itibaren Devletler ilk yasal doping tanımlarını yapmaya başlarlar. Diğer bir ifade ile « doping ile mücadele ulusal yasalarını » kabul ederler. Bu bağlamda Belçika : Nisan 1965, Fransa : Haziran 1965’de doping ile mücadeleyi yasal düzenleme altına almıştır. Bu kanunların çıkartılması, ve özellikle bunlara bağlı yönetmeliklerin ve ekli yasak madde – ilaç listelerinin kabulü ile doping kavramı, tanımı akademik kongre çalışmalarını aşarak somutlanmış ve yasaklar ile cezalar içeren bir hukuk düzenine kavuşmuştur.
Ancak bir yandan doping ile mücadele yasal bir düzenlemeye ulaştırılırken, hemen karşısında bu mücadelenin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne aykırı olduğunu iddia eden zıt görüşlüler de ortaya çıkmıştır. Bu karşıt görüşlere ve doping ile mücadelenin yersiz olduğunu ileri sürenlere rağmen 1967’de Uluslararası Bisiklet Federasyonu kendi doping tanımını ve yasaklı maddeler listesini tanzim eden ilk uluslararası teşkilat olmuştur.
Yeri gelmişken belirtmeliyiz ki doping ile mücadelenin sadece sporcuların kullanımları ile sınırlı bırakılmaması gerektiğini ve bu mücadelenin sporcular dışındaki bireylere de, özelikle çalışanlarla öğrencilere de genişletilmesi gerektiğini savunan görüş sahipleri de mevcuttur.
1970’li yılların sonunda sağlık meslek erbabı, spor dünyası ve diğer teşekküller tarafından oluşturulmuş yüze yakın doping tanımı biribirleri ile kesişmekte, birbirlerini tamamlamakta ve bazen de birbirlerine zıtlıklar ortaya koyar hale gelmişlerdi. Bu durum karşısında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1984 yılında dopingin basitleştirilmiş bir tanımını yapmak ihtiyacını duymuştur. Avrupa Konseyi’nin bu tanımına göre :
“Sporda doping, yetkili spor teşkilatlarının kurallarına aykırı şekilde, bunların yasaklamış olduğu madde veya madde sınıflarını kullanmaktır. “
Bu tanımlamadan iki yıl sonra Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) de nihayet şimdiye kadar yapılmış tanımlamalara oldukça yakın, kendi tanım ve yasaklı maddeler listesini kabul etmiştir. Aynı dönemlerde Uluslararası Amatör Atletizm Federasyonu (IAAF) gibi sporun çok önemli kuruluşları da kendi doping tanım ve yasaklı maddeler listelerini saptayarak bu alanda etkin bir mücadeleye girişmişlerdir.
Fakat bu kez de ortaya çok farklı yasaklı maddeler listeleri ortaya çıkmış ve uygulanır olmuştur. Bu durum da farklı disiplinlerdeki sporcular arasında bir haksızlık, adaletsizlik duygusu yaratmıştır ; zira bir sporda doping olarak nitelenen ve cezalandırılan bir madde bir başka sporda serbest kalmıştır. Bu duruma bir örnek vermek gerekirse ABD’de NBA de dopingli bir sporcu çok ağır bir cezaya çarptırılmakta : hayat boyu ihraç edilmekte ve fakat bu cezaya maruz yasaklı madde listesi de o denli kısa tutulmaktaydı : sadece kokain ve eroin.
Zaman içerisinde Devletler doping ile mücadeledeki yasal düzenlemelerini yeniden, günün şartlarına uygun şekilde ele almışlar ve örneğin Fransa 1965 tarihli kanununu 1989’da yenilemiştir. Yine 1989’da Avrupa Konseyi de doping tanımını yeniden ele almıştır. Bu yeni düzenlemesinde doping şöyle tanımlanmaktaydı :
“Bu sözleşme uyarınca
a) Sporda dopingden anlaşılan, sporculara uygulanan veya bunlar kullanılan farmakolojik madde sınıfları veya metodlarıdır;
b) Farmakolojik madde sınıfları veya metodlarından anlaşılan, yetkili uluslararası spor teşkilatlarınca yasaklanmış ve bu alanda tanzim edilen listelerde bulunan farmakolojik madde sınıfları veya metodlarıdır;
c) Sporcudan anlaşılan, organize spor faaliyetlerine düzenli şekilde katılan her iki cinsiyetten bireylerdir “
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC)de tanımını geliştirmek ihtiyacını duymuş ve 1999’da Lozan’da toplanan [Sporda Doping Dünya Konferansı (2-4 Şubat 1999)]’ndan şu yeni tanım çıkmıştır:
“ 1. Sporcunun sağlığı için tehlikeli olabilecek ve/veya performansını iyileştirebilecek bir madde veya metodun kullanılması,
2. sporcunun organizmasında, bu KOD’a aykırı bir maddenin bulunması veya bir metodun uygulandığının saptanması
doping olarak nitelenir. “
4-Neler doping maddesidir?
Doping ile ilgili çalışmalar çeşitli kurumlarca yapılmaktadır.Bunların en üst düzeyi IOC’nin(International Olympic Commite/Uluslararası Olimpiyat Komitesi)tıp komisyonudur.Bu komisyon çeşitli dönemlerde ,çeşitli doping listeleri yayınlar.Ülkemizde de bu komisyon tarafından akredite edilmiş bir doping araştırma merkezi vardır.
Türkiye Doping Kontrol Merkezi adındaki merkez,Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’ndedir Prof.Dr. Atilla Hıncal tarafından kurulan merkezin, şimdi başında Prof.Dr. Aytekin Temizer bulunmaktadır.
Doping listeleri ve bunların sınıflandırılmasını ileride bulacaksınız.
5-Doping neden zararlıdır?
Dopingin spor sahalarında etik kurallarındaki eşit koşullarda yarışma ortamını bozmasının dışında ,insan organizması üzerine olumsuz etkileri vardır.
Doping insan vücudu üzerine olumsuz etkileri,bir dönemler Alman bilim adamlarının ortaya attığı otomatik savunma mekanizması teorisi ile değerlendirilmiştir.Burada kullanılan doping maddeleri ile insanın istemli olarak devreye sokamadığı rezerveler devreye girmektedir.Otomatik savunma mekanizması teorisine göre doping alımı sonucunda organizmanın bilincinin ve isteminin dışında bir zorlaması oluşmaktadır.Bu zorlama,alınan maddenin ölçüsüne ve vücudun dayanma gücüne göre sonu ölümle sonuçlanan dramatik tablolar yaratabilir.
Günümüzde yapılan araştırmalarda doping maddelerinin grubuna göre insan vücuduna verdiği çeşitli zararlar ortaya çıkmışır.Bunlara kısaca değinirsek,örneğin amfetamin grubu maddelerin alınması,organizmanın yorgunluk duygusunun ortadan kalkması sonucu belirli bir ekonomi kaybı olur.Dinlenme kapasitesi belirgin oranda düşer.Taşikardi (çarpıntı) Yüksek tansiyon,aşırı terleme kas tonusunda (geriminde) artış,sinirlilik,sindirim bozukluğu ve cinsel fonksiyonlarda bozulma ortaya çıkarır.Kas yapıcı diye de tanımlanan anabolizan grubu maddelerin alınması sonucunda da iskelet,karaciğer,böbrek,cinsel organlarda ileri derecede tahribata yol açar.
6- Sporda Doping Lozan Bildirgesi nedir?
Bu bildirge “Sporda Doping Dünya Konferansı’nda” hazırlanmıştır. Lozan, İsviçre, 4 Şubat 1999
Sporcuların ve genel olarak gençliğin sağlığını tehdit eden doping uygulamalarının sporun ruhuna ve tıbbi etik kavramına aykırı olduğu ve Olimpik Hareket tarafından kurulan kuralların zorlanmasına yol açtığı göz önünde tutularak;
Sporda dopinge karşı yapılan mücadelenin, Olimpik Hareket ve dünyadaki tüm diğer spor organizasyonlarını, hükümetleri, hükümetler arası ve dışı kuruluşları, dünyadaki tüm sporcuları ve yakın çevresini ilgilendirdiği kabul edilerek;
Sporda Doping Dünya Konferansı, hükümetler, hükümetler arası ve dışı kuruluşlar, Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Uluslararası Spor Federasyonları, Ulusal Olimpiyat Komitelerinin temsilcileri ve atletlerin katılımıyla bildiri ki:
1.Eğitim, dopingin önlenmesi ve sporcuların hakları
Olimpik yemin, antrenör ve diğer görevlilere de genişletilerek sporda dürüstlüğe saygı, etik ve hakça yarış kavramını içerecektir. Eğitsel ve doping uygulamalarına karşı yapılacak kampanyalar çoğaltılacak, gençler, sporcular ve onların yakın çevresi üzerinde yoğunlaştırılacaktır. Dopingle mücadelede tüm çalışmalar tam bir şeffaflık içerisinde yapılacak ancak sporcuların temel haklarının zedelenmemesi için gerekli olan gizlilik korunacaktır. Medya ile olan ilişkiler dopingle mücadele kampanyaları ile birlikte yürütülecektir.
2. Dopingle Mücadelede Olimpik Hareket İlkeleri
Dopingle mücadelenin temeli olarak kabul edilen “Dopingle Mücadelede Olimpik Hareket İlkeleri “,doğal olmayan ve sporcunun sağlığı için zararlı madde ve yöntemlerin kullanılması, ve/veya performanslarını çoğaltabilecek veya sporcunun vücudunda bulunan bir maddenin veya Dopingle Mücadelede Olimpik Hareket İlkeleri ekinde sunulan listede belirtilen madde ve yöntemlerin kullanımı olarak tanımlanır.
Dopingle Mücadelede Olimpik Hareket İlkeleri, tüm sporculara, antrenörlere, eğitimcilere, idarecilere ve Olimpik Hareket çerçevesinde yapılan spor yarışmaları organizasyonları için antrenman çalışmalarında bulunan veya katılacak sporcularla birlikte çalışan tıbbi ve tıbbi olmayan diğer tüm görevlilere uygulanır.
3. Cezalar
Doping kurallarına uyulmadığı durumlarda uygulanacak cezalar, yarışma ve yarışma dışı kontroller çerçevesinde ele alınacaktır.
Sporcuların, Ulusal Olimpiyat Komitelerinin ve Uluslararası Spor Federasyonlarının büyük bir kısmının isteğine göre temel doping maddelerinin veya yasaklanmış yöntemleri ilk kez kullanan sporcular için uygulanacak en az cezanın sporcuların tüm yarışmalardan iki yıl süre ile men edilmesidir. Ancak, özel ve ayrıcalıklı durumlarda Uluslararası Spor Federasyonlarının ilgili kurullarınca ele alınmak üzere, ilk kez doping kullanan sporcular için uygulanacak olan iki yıl yarışmalardan men cezasında farklı uygulamalar yapılabilir. Ek cezalar veya farklı ölçüm kriterleri ortaya konabilir. Dopingle Mücadelede Olimpik Hareket İlkelerini zedeleyen ve suçlu bulunan antrenör ve idarecilere çok daha büyük cezalar uygulanabilir.
4. Uluslararası Dopingle Mücadele Kurulu (Ajansı) /WADA-World Anti-Doping Agency
2000 yılında Sidney’de yapılacak olan XXVII. Olimpiyat oyunlarında tam olarak geçerli olmak üzere bağımsız bir Uluslararası Dopingle Mücadele Kurulu (Ajansı) oluşturulacaktır. Bu enstitü, amacın gerçekleştirilmesi için ilgili tüm kuruluşlarla bağlantılı olarak çeşitli programları koordine etmekle sorumlu olacaktır. Bu programlar arasında özellikle yarışma dışı doping kontrol programlarının geliştirilmesi, araştırmaların koordinasyonu, dopingden koruyucu ve eğitim faaliyetleri ile ve analiz için bilimsel ve teknik standart ve yöntemlerin uygulanmasında ve cihazlarda tek düzeliğin sağlanması sayılabilir. Uluslararası Olimpiyat Komitesince üç ay içerisinde, sporculardan, hükümet ve hükümetler arası kuruluş temsilcilerinden oluşan ve Olimpik hareketi temsil edecek bir çalışma grubu kurulacak ve bu kurulun yapısı, görevleri ve bütçesi tanımlanacaktır. Olimpik Hareket, kurula 25 milyon USD’lik bir bütçe ayıracaktır.
5. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Uluslararası Spor Federasyonları, Ulusal
Olimpiyat Komitelerinin ve Spor Yüksek Mahkemesi’nin Sorumlulukları
Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Uluslararası Spor Federasyonları, Ulusal Olimpiyat Komitelerinin ve Spor Yüksek Mahkemesi, Uluslararası Dopingle Mücadele Kurulu ile işbirliği içerisinde kendi yöntemlerine göre doping kurallarını göre uygulamakta olduğu saygın yetki ve sorumluluğunu koruyacaktır. Buna bağlı olarak alınacak olan kararlar sırasıyla öncelikle Uluslararası Spor Federasyonları, sonra Ulusal Olimpiyat Komiteleri ve olimpiyat oyunlarında Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin sorumluluğu altında yürütülecektir. Son durumun uygulanmasında Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Uluslararası Spor Federasyonları, ve Ulusal Olimpiyat Komiteleri kendi görevleri bittikten sonra Spor Yüksek Mahkemesi’nin otoritesini tanıyacaktır.
Sporcuların ve haklarının disiplin uygulamalarında korunması için, haber alma hakkı, hukuki yardım görme hakkı, kanıt sunma hakkı, şahit gösterme hakkı gibi hukuğun genel prensipleri sağlanacak ve tüm uygulanabilecek durumlar için geçerli olacaktır.
6. Olimpik Hareket ve kamu oyu ile olan işbirliği
Sporda dopingle mücadelede, spor organizasyonları ve kamu oyu arasındaki ilişki, her iki tarafın sorumlulukları ölçüsünde kuvvetlendirilecektir. Eğitim, bilimsel araştırma, sosyal ve sağlık alanında sporcuların korunmasına yönelik çalışmalarda ve doping ile ilgili yasaların koordinasyonu konularında her iki taraf ortak tavır takınacaktır.
Bu Bildirge Lozan’da yapılmıştır (İşviçre) 4 Şubat 1999
7. WADA-World Anti-Doping Agency/Dünya Anti-Doping Ajansı
Uluslararası Dopingle Mücadele Kurulu (Ajansı) kısa adıyla WADA World Anti-Doping Agency 2000 Sdyney Olimpiyatları ile birlikte faaliyete geçen bağımsız bir kuruluştur. Bu enstitü, amacın gerçekleştirilmesi için ilgili tüm kuruluşlarla bağlantılı olarak çeşitli programları koordine etmekle sorumludur.Bu programlar arasında özellikle yarışma dışı doping kontrol programlarının geliştirilmesi, araştırmaların koordinasyonu, dopingden koruyucu ve eğitim faaliyetleri ile ve analiz için bilimsel ve teknik standart ve yöntemlerin uygulanmasında ve cihazlarda tek düzeliğin sağlanması sayılabilir.
8. WADA Code nedir?
WADA’nın hazırladığı Uluslar arası Dopingle Mücadele Koduna, WADA Code adı verilir. Bu kodu www.wada-ama.com sitesinde Türkçe olarak da bulabilirsiniz. Burada size Adobe Reader ile okunabilecek Wada Code da veriyoruz: Buraya tıklayınız. (745 Kb PDF dosyasıdır)
9. Prof.Dr.Aytekin Temizer’in mektubu:
IOC Doping ilaçları listesi yenilendi!
Sporcular tarafından kullanımı yasak ve kısıtlı olan farmakolojik maddeler ve yöntemler ile kullanımı özel koşullarla serbest ve tamamen serbest olan farmakolojik maddeler listesi her yıl Uluslararası Olimpiyat Komitesi Tıp Komisyonu tarafınca gözden geçirilmekte ve ilan edildikten sonra geçerli olacak yeni liste yayınlanmaktadır.
Sporcularımız doping testlerinde en son geçerli listeye göre değerlendirilmekte ve eski yıllardaki uygulamalar bazen tamamen değiştirilmektedir. Bu yılda uyarıcılar, narkotik analjezikler, anabolik maddeler, idrar söktürücüler ve peptid hormonlar ile bunların etkilerini taklit eden maddeler ve benzerleri sporcular tarafından kullanımı yasak maddeler sınıfını oluşturmaktadır.
Kan dopingi, yapay oksijen taşıyıcılarının veya plazma genişleticilerinin kullanımı ve farmakolojik, kimyasal ve fiziksel uygulamalar sporcular tarafından kullanımı yasak olan yöntemler olup bunlardan yapay oksijen taşıyıcılarının veya plazma genişleticilerinin kullanımı bu yıl listeye yeni olarak eklenmiştir.
Sporcular tarafından bazı durumlarda kullanımı yasaklı olan farmakolojik madde grupları ise bu yıl çok değişikliğe uğramamış ve alkol, kannabinoidler, lokal anestezikler, glukokortikosteroidler ve beta-blokörler olarak sıralanmıştır.
Bu yıl eklenen bir yenilikte uygulamada tekdüzeliğin sağlanması amacıyla yarışma dışı doping analizlerinde uyulacak kurallardır. Buna göre yetkili organlar tarafınca özellikle istenmediği durumlarda yarışma dışı alınan doping kontrol numunelerinde yasaklı maddelerden anabolik maddeler, idrar söktürücüler, peptit hormonlar ve bunların etkilerini taklit edenler ve benzerleri ile yasaklı yöntemler analiz edilecektir.
Tüm sporcularımızın bu kitapçığı dikkatli bir şekilde okumaları ve özellikle değişiklikleri gösteren taramalı kısımlara dikkat etmeleri gerekmektedir.
Hepinize dopingsiz bir spor yaşamı dilerim.
Prof.Dr.Aytekin Temizer
Türkiye Doping Kontrol Merkezi Başkanı
Hacettepe Üniversitesi, Ankara
e-posta: aytekint@hacettepe.edu.tr
Kaynaklar:
1-Erkiner, Kısmet: Spor Hukuku.Galatasaray Üniversitesi (2-9 Nisan 2004) Ders Notları. 2004.
2-www.tdkm.hacettepe.edu.tr
3-www.spor.hekimi.com
4-www.wada-ama.com
Bir yanıt yazın